28 Eylül 2010 Salı

Koh Samui...

Tayland bir adalar ülkesi... Hem doğuda Hint Okyanusu'na açılan Andaman Denizi'nde, hem de batıda yer alan ve Güney Çin Denizi'ne açılan Tayland Körfezi'nde, özellikle dalış meraklıları için dünya sıralamalarında önde gelen muhteşem güzellikte adalar mevcut...

Thailand_map
Doğu ve Batı adalarının konumu

Bangkok'tan sonraki ilk durağımız Batı'da Tayland Körfezi'nde yer alan, yaklaşık 2300 km karelik alanı ve 50.000 kişilik nüfusu ile Tayland'ın 3 . büyük, körfezin ise en büyük adası olan Koh Samui idi. Körfezde yer alan en bilindik 3 ada büyükten küçüğe ve güneyden kuzeye doğru Koh Samui, Koh Phangan ve Koh Tao adaları... Bölgede yer alan pek çok diğer adacığı, ulusal park niteliği taşıyan, özel koruma altına alınmış 42 adadan oluşan Ang Thong National Marine Park ve su altındaki mercanları, rengarenk tropikal balıkları, bembeyaz pudra gibi bir kumdan oluşan muhteşem plajıyla bir cenneti andıran Koh Nangyuan'ı da mutlaka belirtmek lazım. Bütün bu adalar ve adacıklar "İyi İnsanlar Kenti" anlamına gelen ve Tayland'ın güneyinde yer alan bir kıyı şehri olan Suratthani'ye bağlı...

Adalara ulaşım birkaç yoldan sağlanabiliyor. Biz Bangkok'tan Suratthani'ye uçakla gidip, hava alanından otobüsle Don Sak Pier'e gittik. Don Sak Pier'den ise adalara giden High Speed Lomprayah katamaranına bindik.

bbview3
Koh Samui'de gün batımında bir görüntü

KOH kelimesi Thai dilinde ada demek, bu kelime adanın isminin önüne getirilerek kullanılıyor. Örneğin, Koh Samui denildiğinde bu, Samui Adası anlamına geliyor. Bütün seyahatimizin önceden ayarlanmış tek konaklaması Koh Samui'dekiydi. Türkiye'den gitmeden önce blog üzerinden orada yaşayan bir Hollandalı dalgıçla tanışmıştım. Samui Adası'nda nerede kalmamızı önereceğine dair fikrini sormuştum. Bana Choengmon Beach'in adanın en sakin ve huzurlu plajlarından birisi olduğunu söylemiş ve burada plajla aynı isimde kurulu bulunan resortta kalmamızı önermişti. Ben de biraz internette araştırdıktan sonra bu öneriyi dinleyip burada yer ayırttım...

choengmon1
Koh Samui Choengmon Plajı'ndan bir görüntü

DSC_0467
Choengmon'da bir resort

msj2

msj1
Plajda masaj keyfi

Deng
Deng: plajda tanıştığım bir masöz, kendine ait sakin ufak huzurlu bir yeri var

Deng Karpuz
Plajda yürürken hava inanılmaz sıcaktı, güneşin altında adeta kavruldum,
Deng ise bana ilaç gibi gelen soğuk bir dilim karpuz ikram etti :)

deng'splace

palm trees
Plajdaki hindistancevizi ağaçları

Choengmon palmiye ağaçlarıyla donatılmış, mavi berrak bir denize sahip güzel bir plaj gerçekten ama kaldığımız resorttan o kadar da memnun kaldığımızı söyleyemeyeceğim. Memnuniyetsizliğimizin sebeplerine burada şu an detaylı girmeyeyim... Yine de tüm seyahat boyunca yediğimiz en mükemmel yemekleri Samui'de kaldığımız bu resortun restoranında yediğimizi de belirtmeliyim. Özellikle deniz mahsullerinin tüm adalar genelindeki sınırsız çeşitliliği, tazeliği, lezzeti ve fiyatların uygunluğu bizi inanılmaz keyiflendirdi. Burada kaldığımız 3 gece boyunca akşam yemeklerinde deniz kıyısındaki masamızı her çeşit deniz mahsulüyle donattık. Bizim mercana benzettiğimiz ama sözlükteki karşılığı kırlangıç balığı olan Red Snapper adlı balığı hayatımda yediğim en lezzetli balık ilan ettim.

redsnapper
Izgara Red Snapper ve jumbo karidesler

kalamar
Önde kızarmış kalamarlar, arkada ise yine Red Snapper

Kalamarla birlikte 2 çeşit sos servis ediyorlardı. Bunlardan birisi bizim de kalamarla beraber yemeye alışkın olduğumuz türden mayonez içerikli beyaz bir sos diğeri ise bol sarmısak, lime suyu, balık sosu denilen tuzluca bir sos ile çili biber karışımından oluşan nefis lezzetli bir sostu...

Orada yediğim en çok hoşuma giden yemeklerden birisi de yengeç ve karidesli noodle çorbası idi. Hem servis şekli hem de lezzeti harikaydı. Çözümleyebildiğim kadarıyla kişniş, limon otu, lime, taze soğan, soğan kuruları ve soya ile lezzetlendirilmiş bu noodle çorbasını bir süre hayranlıkla seyrettikten sonra afiyetle yedim bitirdim.

noodle2


Ben yengeçli karidesli noodle çorbamı yerken Bora (eşim) da Tayland usulü deniz mahsullü bir makarna sipariş etti. İçerisinde karides, kalamar, ince yeşil fasulye, yeşil yapraklı bizde bulunmayan oralarda sık kullanılan ıspanak benzeri bir sebze, çili biberler, karnabahar ve tanımlayamadığım karnabahar benzeri başka bir sebzenin de bulunduğu; soya ve tahminen istiridye sosu ile wokta pişirilmiş enfes bir makarna geldi.

Thai pasta


Samui fazla büyük olduğundan mı yoksa fazla keşfedilmiş ve turistikleşmiş olduğundan mı bilemiyorum ama tropikal adaya dair beklentilerimin biraz altında kaldı. Cennet Adası olarak da bilinen bu adaya ilgi her geçen yıl artmakta ve sanırım Türkiye'den de bu adaya turlar gitmeye başlamış. Bu bölgeye gitmeyi düşünenlere Koh Samui'de 1 ya da en fazla 2 gün geçirmelerini, diğer adalara daha fazla vakit ayırmalarını öneririm. Bizim için esas cennet sonraki yazılarımda anlatacağım, Koh Samui'nin kuzeyinde, Samui adasına 1,5 saatlik mesafede yer alan, el değmemiş ada duygusunu derinlemesine yaşatan Koh Phangan adasıydı...

Koh Samui'den aklımda kalan en etkileyici görüntülerden biri plajda közlenmiş mısır ve tropikal meyveler satan satıcılardı. Sırtında dükkanlarıyla plajda gezen bu satıcıların pişirdiği mısırlar turistler tarafından oldukça ilgi görüyordu. Közlendikten sonra tereyağı ve tuza bulanan mısırlar alışık olduğumuz közlenmiş mısırlardan biraz daha kalorili ama gerçekten lezzetliydi.

DSC_0471

DSC_0472
Birbirinden lezzetli tropikal meyveler

DSC_0473

Motosiklete binmek Samui Adası'nda ve civardaki diğer adalarda adeta bir gelenek haline gelmiş. Yerlisinde yabancısına, çocuğundan yaşlısına herkes ulaşımını scooter tarzı motosikletlerle sağlıyor. Bunun yanında taksi denilen ama daha çok minibüs mantığı ile çalışan arkası koltuklu pikaplar da adanın ulaşımında önemli bir yer teşkil ediyor.

motor1

motor2
Ben poz vermeye çalışırken önümden geçen motorsikletli aile sayesinde
Samui'de unutulmaz bir karenin parçası oldum...

Koh Samui'de görülecek en önemli ve en güzel yerlerden birisi 12 metre uzunluğundaki, altın kaplamalı Big Buddha heykelinin yer aldığı Big Buddha Temple yada orjinal ismiyle Wat Phra Yai denilen tapınak. Adanın sembollerinden biri haline gelen bu ihtişamlı heykeli adanın farklı noktalarından, kilometrelerce öteden ve hatta havadan görmek mümkün. Heykele çıkan merdivenlerin kenarlarındaki ejderha figürleri de oldukça etkileyici. İbadet etmeye gelen Taylandlı Budistler, Buddha'ya çiçekler ve meyveler sunup tütsüler yakıyorlar...

big buda

big buda5

big buda4

big buda6
İbadet esnasında Buddha'ya sunulan çiçekler

big buda7

big buda8
Tapınakta yer alan bir başka ibadet köşesi ve Buddha'nın farklı formları

Bir sonraki yazıda Koh Samui'den diğer adalara yaptığımız günübirlik şnorkel turunu ve çizgi filmlerden fırlamış rengarenk balıkları anlatacağım.

17 Eylül 2010 Cuma

Uzak Doğu Seyahat Anılarıma Başlıyorum :)

deniz kabugu

Herkese merhaba!

Son birkaç ay benim için inanılmaz hızlı ve keyifli geçti. 1,5 ay içerisinde evlenip eşimle beraber hep hayalini kurduğum türden bir seyahate çıktık. 3 hafta Uzak Doğu'da backpacker'lar şeklinde dolandık, hipilik yaptık. Oradayken ara sıra internete girebiliyordum fakat fazla uzun kalamıyordum. Girdikçe sizlerden gelen tebrik mesajlarını okuyup yüzümde bol bol gülücükler belirdi. Hepinize sonsuz teşekkür...

Plansız ve spontan hareketleri her zaman cazip bulmuşumdur. Her an her yerde olabilme fikrini ve ihtimalini seviyorum. Yeni bir serüvene atılmak, bu süreçte yaşanacak hayal edebildiğim ve edemediğim tecrübeler, yapılacak yeni keşifler benim için çok heyecan verici. Hem evlilik hem de seyahatimiz böyle bir plansızlık ve heyecan içerisinde geçti. Son birkaç ayın nasıl geçtiğini takip edemedim. Özellikle de seyahatimiz belgesel kıvamında tam bir maceraydı, saat ve tarih kavramlarından tamamen uzaklaştık, doğayla bütünleştik, doğa hareketlerinin birer parçası haline geldik, özgürlük hissini doyasıya yaşadık, harika yemekler yedik, yeni insanlar tanıdık, masmavi sularda yüzdük, geceleri plajlarda ateş şovları seyrettik, gökyüzüne ışıklı balonlar uçurduk, güzel müzikler dinledik, doğanın sunduğu güzelliklerin şamanik şekillerde kutlandığı kalabalık partilere katıldık...

DSC_0199

Seyahatimizin ilk noktası Bangkok'tu. Burada 2 gün kalıp Doğu'da, Tayland Körfezi'nde yer alan adalara geçmekti planımız. Sezon muson sezonu olduğundan deniz tatiline en elverişli yer Doğu'daki korunaklı adalardı. Aslında bu bölgeye yapılacak seyahatler için en ideal sezon Aralık - Mart ayları arası... Özellikle Temmuz ve Ekim ayları arasında yağışlar çok etkili oluyor. Bizim gibi bu yağışlı sezonda Tayland'a gidenler için ise en gidilesi bölge muson yağmurlarından daha az etkilendiği söylenen Doğu bölgesi... Ancak yine de oradayken gün içerisinde aniden gelen kuvvetli yağışlara sıklıkla rast geldik ve belirtmeliyim ki; doğanın sürekli tazelenmesini ve daha da yeşermesini sağlayan böylesi bir yağmuru yaşamak inanılmaz keyifliydi. İyiki de muson sezonunda gitmişiz...

Adalara geçmeden önce Bangkok'ta kaldığımız 2 gün boyunca çoğunlukla Japon yemekleri yedik. Japon yemekleri Tayland'da diğer tüm yemekler gibi çok ucuz ve gerçekten çok kaliteli. İlk günümüzde eşimin hayranı olduğu Shabushi adlı restoranttaydık. Shabushi, iki Japon yemeğini; shabu shabu ve sushi'yi bir arada sınırsız olarak sunan bir restorant zincirinin ismi... 1 saat 15 dakikalık süre içerisinde limitsiz yemek, içecek, meyve ve dondurmayı Türk parası karşılığı yaklaşık12 TL'ye yiyip içebiliyorsunuz! Sushinin ne olduğunu sanırım artık herkes biliyor... Shabu shabu (şabu şabu diye okunuyor) ise sushi gibi benim çok sevdiğim bir başka Japon yemeği...

DSC_0362


DSC_0145

Oturduğunuz masada önünüzde alttan ısıtılan, her kişiye ait bir tencere bulunuyor. Bu tencerelerin içerisinde tercihinize göre tavuk suyu veya sebzeli-baharatlı bir su kaynıyor. Önünüzden ise aşağıdaki fotoğrafta görülen hareketli bantlar geçiyor. Bu bantlarda kırmızı et, tavuk, balık çeşitleri, karides, kalamar, ahtapot, her türlü yeşillik, noodle, mantar vb birçok yiyecek çiğ olarak geçiyor. Siz istediğiniz tabağı alıp kaynamakta olan suya atıyorsunuz, pişirdikten sonra size verilen çeşitli soslara batırıp, bir güzel yiyorsunuz. Gerçekten lezzetli ve hafif bir yemek. Japonların neden hiç kilo almadığına şaşmamalı, yemeklerde (eğer kızartılmış birşey yemiyorsanız) neredeyse 1 gr yağ yok!

DSC_0142

DSC_0157

shabu shabu suyunda pişirilip yenilen mantar ve biftekler...

DSC_0364

DSC_0147

tadına doyamadığımız sınırsız suşi keyfi...

DSC_0146

suşiyle beraber yenen wasabi, zencefil püresi ve radish (bayır turbu) püresi

Bangkok'taki 2. günümüzde eşim yine Shabushi'ye gitmek istedi. Bense yeni bir lezzet denemenin peşindeydim, bu yüzden Shabushi'ye yakın başka bir Japon restoranına gittim ve aşağıda fotoğrafı bulunan Sukiyaki isimli başka bir Japon yemeği yedim. Döküm bir kap içinde ince dilimlenmiş biftek, noodle, tofu, yeşil yapraklı sebzeler, mantar, soya sosu, biraz şeker ile pişirilip sulu olarak servis edilen bu yemekle beraber çiğ yumurta getiriyorlar. Yemek çok sıcak olduğu için içine yumurtayı ekleyip karıştırdığınızda yumurta hafif parçacıklar haline geliyor ve çok lezzetli oluyor. Bu yemek de hiç yağsız, çok hafif ve lezzetli bir yemekti. Ayrıca öncesinde Japon restorantlarında başlangıç tabağı olarak servis edilen edamame (buharlanmış taze yeşil soya fasulyeleri) yedim. Bu fasulyeler de çok keyifle çerez niyetine yeniyor, oldukça da sağlıklı olduğunu da belirtmek lazım...

DSC_0334

DSC_0335

Sukiyaki

DSC_0337

Sukiyaki servisi
Yanında miso çorbası da içtim

Miso çorbası Japon mutfağında geleneksel ve önemli bir yere sahip. Soya fasulyesi, arpa ve deniz tuzu bir çeşit mantarla fermente edilerek miso macunu hazırlanıyor. Miso çorbası da bu macun, et suyu, tofu, yosun, taze soğan ve birtakım baharatların karıştırılmasıyla hazırlanıyor. Nefis bir lezzet olduğunu belirtmeliyim.

DSC_0244

Yemekler dışında Bangkok'taki ilk 2 günümüzde alış veriş ve Chao Praya nehrinde; nehir kıyısındaki evleri, yapıları ve burada süregelen hayatları yakından görebildiğimiz keyifli bir tekne gezisi yaptık. Bu geziler long tail boat (uzun kuyruklu tekne) denilen renkli ve eğlenceli teknelerle yapılıyor. Daha önce de Bangkok'u detaylıca gördüğümüz için saray, müze vs konulara bu sefer pek girmedik. Nehir kıyısındaki evlerden görüntüler:

DSC_0266

DSC_0173

DSC_0279

DSC_0288

Chao Praya nehri, Bangkok'un önemli bir kesitini kaplıyor. Nehirdeki teknelerde yemekler pişiriliyor ayrıca sebze, meyve ve eşyalar satılıyor. Bu tekneler evlere uğrayıp ürünlerini pazarlayabiliyorlar. Biz gezerken bizim teknemizin yanına gelip bize de birşeyler satmaya çalıştılar.

DSC_0186

DSC_0236

DSC_0238

DSC_0207

Tekne gezisi ve alışveriş dışında ayak masajı ve Thai masaj yaptırdık. Thai masaj, 2 saat süren, esneme ve derin gevşeme içerikli, yağsız yapılan, bazen sert hareketler gerektirebilen, inanılmaz rahatlatıcı bir masaj. Tayland'daki masaj salonlarını bizdeki büfe misali her köşe başında bulmak mümkün. Hem yabancılar hem de oranın yerlileri düzenli olarak masaj yaptırıyorlar. Özellikle akşamları iş çıkışında bu masaj salonları çok kalabalık oluyor. Günün stresinden uzaklaşmak ve yeni bir güne hazırlanmak için masaj kesinlikle harika bir yöntem...

DSC06588

Bir sonraki yazımda muhteşem tropikal adalardaki maceralarımızı anlatacağım!



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...