28 Ekim 2010 Perşembe

Phi Phi Adalarına Yolculuk

DSC_0413

Boynumuz bükük Laos sınır kapısından geri çevrildikten sonra yapılacak en mantıklı şeyin 1 saat mesafedeki hava alanına gitmek olduğuna karar verdik. Sağanak yağmur altında yerli halkın yardımıyla bulduğumuz taksi ile Udon Thani'ye doğru yola koyulduk. Hava alanına vardığımızda sadece 3 destinasyona uçuş olduğunu gördük. Seyahatimizin başında hiç planlamadığımız, ülkenin batısında kalan ve Ağustos ayında yoğun muson etkileri yaşadığını öğrendiğimiz Phuket'e gitmek üzere biletlerimizi aldık. Phuket'e ilişkin duyduklarımız aslında fazlaca iç açıcı değildi. Tayland'la ilgili ün salan malum fuhuşun merkezi olduğu, çok kalabalık ve kirlenmiş olduğu, ve buna benzer olumsuz yorumlar burayla ilgili duyduğumuz ve pek hoşlanmadığımız özelliklerdi. Bu sebeple burada kalmaktan çok buradan Phi Phi'ye geçmekti esas niyetimiz. Phuket'te 1 gece konakladıktan ve buranın kalabalık ve gürültülü gece hayatını tecrübe ettikten sonra ertesi gün doğrudan Phi Phi adalarına gitmek üzere bir tekneye bindik.

DSC_0616

Phi Phi adaları (Koh Phi Phi) irili ufaklı ada ve adacıklardan oluşuyor. Bu adalardan en büyüğü ve yerleşik bir halkı olanı ise Phi Phi Don adıyla anılan ve bizim de konaklamak üzere gitmiş bulunduğumuz ada. Bunun dışında Leonardo Di Caprio'nun The Beach filmiyle ünlenen Phi Phi Leh adası da Phi Phi adalarının en fazla ziyaret edilen adalarından birisi.

DSC_0774
Leonardo Di Caprio'nun The Beach filminin çekilmiş olduğu Maya Bay
Filmde görünenden çok daha etkileyici olduğunu söylemeliyim

DSC_0825
Maya Bay'in arkasına dolanılıdığında snorkelcilerin uğrak
noktası olan bu minik adacığa varılıyor

DSC_0739
Phi Phi Don'dan kiraladığımız long tail boat - geleneksel uzun kuyruklu teknelerden - ile önce Phi Phi Leh'te Maya Bay'e ve sonra yakınlarda bulunan sadece maymunların yaşadığı Maymun Plajına gittik. Maymunların sağı solu belli olmayan ne kadar güvenilmez
canlılar olduğu gerçeği bu plajda bir tanesinin gelip Bora'yı ısırmasıyla kafamıza
dank etti. Önce çok endişelendik tabi fakat sonra bu olayın pek çok turistin başına
geldiğini öğrendik ve hastaneye gidip kuzu kuzu kuduz aşısı yaptırdık.

DSC_0730
Plajdaki maymunların lideri sanırım bu şahsiyetti zira bu kayanın tepesine çıkıp oradan diğer maymunlara adeta hükmediyordu. Çıkardığı seslerin ne anlama geldiğini biz anlayamadık
tabi ama bu sesleri duyan diğer maymunlar grup olarak üzerimize hücum etti :)
Bize de tabi denize doğru koşar adım kaçmak kaldı.

DSC_0873
Teknemizi süren Phi Phi'li amca

Phi Phi adalarındaki doğanın ve yaşamın güzelliğini, sade ama sınırsızca zengin duruşunu sözlerle veya fotoğraflarla anlatmaya çalışmak biraz sığ sularda yüzmeye çalışmak gibi aslında ama oraya ilişkin duygu, düşünce ve gözlemlerimi yine de ifade etmeliyim.

Öncelikle burada yaşayan yerli insan nüfüsu oldukça az ve ekonomi ağırlıklı olarak turizmden besleniyor. Balıkçılık, masaj salonları, restoranlar, pansiyonlar, ufak marketler, hediyelik eşya ve yerel giysiler satan dükkanlar ile birkaç internet kafe burada yaşayan halkın temel uğraşlarını oluşturuyor. Sürekli yerleşimin bulunduğu Phi Phi Don'da yaşayan nüfusun kalabalık bir bölümünü Asyalı müslümanlar oluşturuyor.

Adadaki hayat inanılmaz sakin, özgür ve huzurlu... Dünya üzerinde hipi ruhunun hala bu kadar canlı kalabildiği bir yer olduğunu keşfetmiş olmaktan büyük keyif duyduk. Gündüzleri yemeler-içmeler, altında kocaman melek balıklarının yüzdüğü masmavi sularda özel teknelerle yapılan geziler ve yüzmeler; gece ise plajda denizin dibinde yakılan ateşlerin ve çalınan güzel müziklerin büyüsü ve keyfiyle yaşanılan huşu, zamana karışmanın ve doğayla bütünleşmiş olmanın tarifsiz mutluluğu, hiçbirşey yapmak zorunda olmamanın yarattığı hafiflik. Phi Phi'de yaşamı ve tanrısallığı kavramaya bir adım daha yaklaşıyor sanki insan...

DSC_0639
Bu jumbo karideslerin lezzetine hiçbir yerde rastlamadım
Yerken adeta kendimi kaybettim

DSC_0623
Deniz ürünleri tüm adalarda olduğu gibi burada da çok zengin, çok lezzetli

DSC_0655
Phi Phi Don'da geceleri plajda yakılan ateşler

DSC_0659
Geceleri plaj sakin ve huzurlu, müzikler asla rahatsız etmiyor
24 saat relaxation devam ediyor

Bu güzel ada ne yazık ki 2004 senesinde meydana gelen depremde oluşan tsunamiden en fazla zarar gören yerlerden birisi. Adada bulunan binaların %70'i yıkılmış, 4000'e yakın insan ölmüş. Pek çok insan sevdiklerini gözleri önünde kaybetmiş. Burada yaşayan insanların bu acıyı hala unutamamış oldukları oldukça hissediliyor. Pek çok bina yeniden restore edilmiş. Burada tsunamiyle yok olan hayat adeta yeniden yapılandırılmış.

Phi Phi'den ayrılmak bize çok zor geldi. Ancak önceden alınmış Hong Kong biletlerimiz bulunduğu için adadan buruk ama huzurlu bir duygu halinde ayrılmak zorunda kaldık.

Gezi yazı dizimin son bölümünü oluşturacak olan Hong Kong anılarımız çok yakında geliyor...!

19 Ekim 2010 Salı

Koh Phangan / Bölüm 2

DSC_0171

Koh Phangan'da tanıştığım Noy'dan öğrendiğim 2. yemek tarifi kajulu ve tavuklu pilavdı. Bu tür lezzetler hoşunuza gidiyorsa mutlaka deneyin derim..

1 porsiyon için:

1/2 tavuk göğsü
2 yemek kaşığı soya yağı
1 diş sarmısak
3-4 adet kuru çili biber
2 yemek kaşığı ham kaju fıstığı
1 yemek kaşığı soya sosu
1 yemek kaşığı balık sosu
1 yemek kaşığı istiridye sosu
1 çimdik tuz
biraz karabiber
1 orta boy kuru soğan
1 kase buharlanmış pirinç

Yapılışı:

Kajular yağda çevrilir, bir kenara alınır. Çili biberler yağda çevrilir, bir kenara alınır. Sarmısak ve tavuk yağa atılır, üzerine belirtilen soslar, tuz ve karabiber ilave edilerek yüksek ateşte pişirilir. Tavuklar pişmeye yakın soğan da büyük parçalar halinde doğranıp ilave edilir ve yüksek ateşte çevrilmeye devam edilir. Son olarak buharlanmış pirinç ile kenara ayrılmış olan çili ve kajular ilave edilerek tüm malzemelerin iyice birbirine karışması sağlanır. Sıcak olarak servis edilir.
Not: Pişirme işleminde wok kullanılması önerilir.

Koh Phangan'dayken yapılabilecek şeylerden birisi de fil çiftliklerine gitmek. Orada bulunduğumuz süre içerisinde 2 kere bu çiftliklere gidip, fillere muz yedirdik ve hatta onları sevdik. Bir file dokunmak harika bir duyguymuş. Bu akıllı ve duygu yüklü canlılarla vakit geçirmeye doyamadım. Hayvanları çok seviyorum!

DSC_0233

DSC_0198

DSC_0266

oradan ayrılırken bu filcik (kendisi 38 yaşındaymış bu arada) önce hortumu aracılığıyla benimle el sıkıştı ve sonra ben ona el sallayıp bay bay yapınca, yine hortumuyla bana aynı şekilde karşılık verdi!

Gittiğimiz fil çiftliklerinden birinde gördüğümüz, bir köpeğin pirelerini temizleyen maymun sahnesi ise çok komikti. Köpek halinden gayet memnun kendini maymunun ellerine teslim etmiş, maymun ise görevini büyük bir titizlikle yerine getiriyor...

DSC_0951


Koh Phangan'ın merkezi olan ve bir kasaba duygusu uyandıran Thong Sala'da akşamları kurulan yemek pazarı ayrı bir keyifti. Burada açılan standlarda çeşit çeşit pişmiş yemeklerin yanı sıra kendiniz orada seçerek pişirtebildiğiniz deniz ürünleri ve noodle ağırlıklı yemekler de mevcuttu. Uzak Doğu'da yemek çeşitleri söz konusu olduğunda, bu çeşitlerin bir sınırından veya adedinden söz etmek sanırım mümkün değil. Bazen bir gördüğünüz yemeği bir daha göremiyorsunuz, bazen de her gittiğiniz yerde mutlaka aynı türleri görebiliyorsunuz. Fakat ne olduğuna anlam veremediğiniz türden yemek çeşitleri de oldukça fazla. Bu durumda ne yediğinizi iyi seçmek önem taşıyor. Eğer yanlış tercihler yaparsanız ve yeni lezzetler denemekten vazgeçerseniz, Uzak Doğu'ya ilişkin kötü duygularla ve bir rahatsızlık hissiyle dönmeniz mümkün. Ancak doğru yemekleri bulursanız, büyük olasılıkla aklınızdan çıkmayacak hazlarla ve geri dönme arzusuyla eve döneceksiniz.

DSC_0145
çok çeşitli ve lezzetli deniz ürünlerinden seçip burada pişirtmek
yapılabilecek en güzel yemek tercihlerinden birisi

DSC_0147
seçtiğiniz yemek size özel olarak burada odun ateşinde, woklarda pişiriliyor
ortalığa nefis kokular yayılıyor...

DSC_0150
tavuklu, tofulu, sebzeli ve tanımlayamadığım bazı diğer noodle'lar
bu çeşitleri sokakta açıkta satılan yerlerden yemeyi pek tercih ve tavsiye etmiyorum
fakat restorandaki versiyonlarının tadına mutlaka bakmak lazım

DSC_0157
kesinlikle tavsiye etmediğim türden sokak yemekleri :)
domuz ve balık ağırlıklı, balıklısını başka bir yerde denemiştim,
kesinlikle bize göre bir lezzet değil

DSC_0148
meyveler ve taze hindistancevizleri, her daim, her yerde
en taze ve en güzel yiyecek alternatiflerini oluşturuyor


DSC_0042

Adanın içerisinde dolaşırken köy evi formatında bir evin bahçesinde bu şekilde dizilmiş olan hindistancevizlerini gördük. Bunların bir kısmının içi boşalmış gibi görünüyordu fakat bir kısmı da çok sağlamdı. Ben bunları güneşte kurusun da tavuklara yem olsun diye buraya koyduklarını düşündüm. Bora pek benimle hem fikir olmadı bu konuda ve içlerinden en güzelini kaptı :) Orada bulunan çiftçi olduğunu düşündüğümüz adamcağız bize gülen gözlerle baktı, ne düşündü bilemiyorum, tavuk yemi tezimin doğru olduğunu düşündürdü bana bu gülümseme aslında :) Bora aldığımız hindistancevizi karşılığında para vermek istediyse de adam kesinlikle kabul etmedi. Biz de aldık hindistancevizimizi, kuzeydeki plaja doğru yola koyulduk. Yalnız bu hindistancevizi hiç abartısız hayatımda yediğim en lezzetli hindistanceviziydi. O kadar etli ve suluyduki, çıkan lezzete inanamadım...

DSC_0044



DSC_1010

Bu plaj da diğer plajlar gibi adeta cennetten bir köşeydi. Çok sakin ve huzurlu olması ayrıca hoşumuza gitti. Etrafımızda insanlar olmasına rağmen neredeyse hiç ses yoktu. Kıyıya kadar ulaşan mercanlar ise suyun altında sergiledikleri görüntü ile gerçekten çok hoştu...

stonepattern

Plajdan dönerken karşımıza çıkan, 5 minik yavrunun ikisi olan bu sevimli ikili, bizi oyuna davet etti. Daha ayaklarının üzerinde zar zor dururken etrafımızda dönüp durmaları, ayaklarımızı yalamaları, kucağımıza aldığımızda hiç ses etmemeleri, biz giderken arkamızdan bir süre takip etmeleri bizi mest etti tabiki.

DSC_0977

Koh Phangan'dan sonraki planımız Tayland'a sınır komşusu olan, UNESCO dünya mirasları listesine girmiş bulunan Luang Prabang kentiyle ünlü Laos'a geçmekti. Gitmeden önce gerek Dış İşleri Bakanlığı'mızın sitesinden kontrol ederek gerekse geçen sene buraya giden arkadaşlarla konuşarak ve internetten de tekrar kontrol ederek Türkiye için bu ülkenin vize uygulamasının sınır kapasında para ödeyip vizeyi almak şeklinde olduğunu teyit etmiştik. Ancak yaptığımız 13 saatlik zorlu tren yolculuğundan sonra öğrendiklerimiz bizi tamamen şoka uğrattı. Sınır kapısında herkes pasaportunu gösterip, damgasını alıp diğer tarafa geçerken biz TÜRK OLMAMIZ gerekçesiyle, pek çok kişinin adını bile duymadığı Laos ülkesinin sınırından geri çevrildik. Ekim 2009'da yayınlanan bir karar ile maalesef 'yalnız ve güzel' Türkiye'miz; Pakistan, Zambiya, Zimbabwe, Suriye, Sudan vb ülkelerin yer aldığı yaklaşık 20 ülkelik bir liste kapsamına alınarak, ülkeye gelmeden önce konsolosluğa giderek ve vize başvurusu yaparak vize alması gereken ülkeler içerisine girmiş. Başvurunuz kontrol edildikten sonra eğer uygun görülmezse hiç vize alamama ihtimaliniz de var anladığım kadarıyla. Üstelik olayın en ironik kısmı, Türkiye'ye en yakın Laos Konsolosluğu'nun Fransa'da bulunması. Tayland'da Bangkok'ta yer alan konsolosluktan da başvuru yapılabiliyormuş elbette ancak bu durumda Laos'a gitmek isteyen birinin mutlaka Bangkok'tan geçmesi ve başvuru için de birkaç gün burada vakit geçirmesi bekleniyor anladığım kadarıyla. Büyük bir hayal kırıklığı, yorgunluk ve üzüntü karışımı duygular içerisinde ve sağanak yağmur altında kaldıktan sonra 1 saat mesafede bulunan hava alanına gidip uçakları kontrol etme kararı aldık. Bambaşka bir serüvene doğru yola çıktığımızın ise o an hiç farkında değildik. Laos kapısında yaşadığımız boynu bükük geri dönüş sayesinde bilmeden "cennet" kelimesinin dahi tanımlamaya yetmeyeceği Phi Phi adalarına doğru yola çıkmış olduk... Laos macerasından ise geriye sadece trende ve trenden sınır kapasına giderken bindiğimiz tuktuktan çekilen bu iki fotoğraf kaldı...

DSC_0381
trende uyandığımız sabah beni selamlamaya çalışan bu minik Laoslu kızın
sempatikliğini nasıl anlatabilirim bilemiyorum :)

DSC_0391
balıkçı bir teyze biz tuk tukla geçerken bizi selamladı

Bir sonraki yazı: Phi Phi adaları

13 Ekim 2010 Çarşamba

Koh Phangan / Bölüm 1

DSC_0005

Koh Samui'den sonraki konaklamalı durağımız Koh Phangan'dı. Koh Phangan, bakir ve zengin doğasının yanı sıra partileriyle de dünyaca ünlü bir ada. Bu adaya, her dolunayda Haad Rin denilen plajda yapılan full moon (dolunay) partiye katılmak üzere 30 bine yakın kişinin geldiği söyleniyor! Adaya ilk gidişimizi ne yazık ki dolunaya denk getiremedik fakat dolunay partilerinin dışında half moon ve black moon partilerin de ayın farklı günlerinde adada gerçekleştiğini duyunca içimizdeki dans etme motivasyonu önüne geçilemez bir hal aldı :) Bizim adaya vardığımız gün half moon partiye denk geldi. Ormanın içinde özel oluşturulmuş ve UV teknolojiyle ışıklandırılmış bir mekanda gerçekleştirilen bu parti de diğer partiler gibi sabaha kadar devam ediyor. Müzikler çok kaliteliydi, bir sürü farklı ülkeden yüzlerce insan, vücütlarında partiye özel karanlıkta parlayan boyalarla yapılmış dövmelerle, muhteşem ateş şovlar eşliğinde dans ediyordu. Biz de aralarına karıştık elbette. Bu arada full moon partiye gitmek içimizde o kadar kaldı ki tüm seyahatin sonunda üşenmeden ülkenin batısından doğusuna yaklaşık 12 saatlik bir yolculuk daha yaparak tekrar Koh Phangan'a döndük ve full moon party'ye katıldık :) Fakat nihayetinde half moon party'den daha fazla keyif aldığımıza karar verdik, oralara kadar gidip full moon party'yi de tecrübe etmiş olmaktan ayrı bir mutluluk duyduk elbette...

Resim 1

Adaya ilk vardığımız günün üzerimdeki etkisini Asya'dan bildiriyorum yazımda hızlıca ifade etmeye çalışmıştım. Gerçekten bir cennete ayak basmış olma duygusunu Koh Phangan'da derinlemesine yaşadım. Kaldığımız yeri adaya ayak bastıktan sonra ilk iş olarak gittiğimiz bir internet cafe'de yaptığımız araştırma neticesinde kararlaştırdık. Avusturalyalı Martin ile Taylandlı eşi Noy tarafından işletilen Phangan Rainbow bungalovları tam aradığımız yere benziyordu. Bir taksiye binip doğrudan buraya gittik ve gittiğimiz andan itibaren mekana tam anlamıyla vurulduk. Denizin yanı başında muhteşem huzurlu bir plajda, palmiyeler, yemyeşil ve capcanlı, tropikal bitkilerle dolup taşan bir bahçenin içerisine yapılmış bungalovları ve her bir köşesine yerleştirilmiş hamakları ile burası kesinlikle aradığımız yerdi. Bu tesis 22 senelik olmasına rağmen bungalovların hem içi hem dışı yepyeni, tertemiz ve çok bakımlı görünüyordu. Bu harika bungalovda kalmak için gecelik Türk parası karşılığı sadece 40 TL ödeyeceğimizi öğrendiğimizde ise ayrı bir şaşkınlık yaşayıp sevindik tabi!

DSC_0304
Yağmurdan sonra bulunduğumuz mekandan bir görüntü

DSC_0335

DSC_0334

DSC_0317
Yıllar önce bu bitkiyi Londra'da bir botanik bahçesinde görmüştüm
Bu bitkiyi kendi özgün doğasında görmek ise harikaydı

DSC_0321
Tayland'ın en karakteristik çiçeklerinden birisi Frangipani (Plumeria) çiçeği
Egzotik kokular saçan bu çiçek bir ağaçta yetişiyor ve Tayland'ın hemen
her yerinde bu ağaçlar karşınıza çıkıyor - Yağmurdan sonra ise
üzerindeki damlalar ve mis kokusu ile bu çiçekler etrafına
bambaşka bir huzur saçıyor...

DSC_0331
ve tabii orkideler...
Tayland'ın bir başka karakteristiği de orkide çiçekleri...

Kaldığımız yerin mutfağı buranın sahipleri olan Noy ve Martin tarafından işletiliyordu. Noy gerçekten başarılı bir aşçıydı ve kendi menülerinde yer alan yemeklerin yapımını, burada yer alan mutfaklarında isteyen konuklara öğretiyordu. Tabii hemen bu cazip teklife atladığımı tahmin edersiniz :) Benim gibi Uzak Doğu mutfağını yemekten ve denemekten süper keyif duyan birisi için bu teklif adeta bir hediye oldu. Hem Bora'nın hem benim Tayland mutfağından en çok sevdiğimiz yemeklerden olan kajulu tavuk ve kajulu tavuklu pilavı Noy bana kendi mutfağında uygulamalı olarak öğretti. Hem teknik hem estetik açısından benim için eşi bulunmaz bir eğitim oldu. İstanbul'a geldikten sonra misafirlerimize bu yemeği yaptım herkes bayıldı. İşte kajulu tavuk (fried chicken with cashew nuts) ve tarifi:

DSC_0175

1 porsiyon için:

1 tavuk göğsü
bir miktar soya yağı
2 yemek kaşığı ham kaju fıstığı
4-5 adet kuru çili biber
1 yemek kaşığı soya sosu
1 çimdik tuz
istenildiği kadar karabiber
1 yemek kaşığı istiridye sosu
1 diş sarmısak
1 küçük kuru soğan
birkaç dal taze soğan
5-6 sap fasulye börülce
1 havuç
bir kaç adet bebek mısır koçanı

Yapılışı:

Kajular yağda biraz kavrulur bir kenara alınır. Çili biberler yağda çevrilir bir kenara alınır. 1 diş sarmısak ezilerek parçalara bölünmüş tavukla beraber yağda çevrilir. Üzerine soya sosu, toz şeker, istiridye sosu, tuz ve karabiber eklenerek çevrilmeye devam edilir. Ayrılan biberler ve fıstıklar da eklendikten sonra sırasıyla kuru soğan, havuç, fasulye börülce, mısır ve taze soğan ilave edilerek yüksek ateşte çevrilmeye devam edilir. Hemen servis edilir. Pişirme işleminde wok kullanılması önerilir.


4 Ekim 2010 Pazartesi

Koh Nangyuan ve KohTao'da Mango Bay

kohnangyuan6

Koh Samui'de kaldığımız 3 günün birinde, bölgede görülmeye değer yerlere turlar düzenleyen, PADI lisanlı bir ekip tarafından yönetilen acentelerden birinden bir şnorkel turu satın aldık. Bu turda neler görebileceğimi çok merak ediyordum ve açıkçası renkli tropikal balıkları göreceğime dair garanti istiyordum :) Bana bu turdan rengarenk balıkların, kaplumbağaların, mercanların bulunduğu harika fotoğraflardan oluşan bir albüm gösterdiler. İkna olmanın ötesine geçerek bir gün sonrayı iple çekmeye başladım.

Ertesi sabah çok erkenden buluşup, bizi alan ekiple beraber tura çıkacağımız katamaranın olduğu yere gittik. Daha önce de belirttiğim gibi pek çok dalış tutkununun her sene mutlaka ziyaret ettiği bir yer Tayland Körfezi. Katamarana giderken içinde bulunduğumuz araçta bizim dışımızda Avusturalyalı, Alman ve Singapurlu dalgıçlar vardı. Bizim şnorkel yapmaya gittiğimiz yerde eğitmenler eşliğinde scuba diving yapmak hatta bu konuda eğitim almak da mümkün.

kohnangyuan3
Yaklaşık 2 saatlik bir yolculuktan sonra 3 adacıktan oluşmuş bir adalar grubu olan Koh Nang Yuan'a vardık. Bu küçük adalar birbirlerine bembeyaz kumlardan oluşan ufak plajlarla bağlı ve adalar arasında meydana gelen koylardan Japanese Garden (Japon Bahçesi) adı verilen koydaki turkuaz renkli suyun altı rengarenk balıklar ve muhteşem mercanlarla kaplıydı. Kendimi çok sevdiğim Kayıp Balık Nemo filminin bir kesitinde gibi hissettim. Doğada bulunan hemen her rengin suyun altında da bu şekilde ifade bulmuş olması beni şaşkınlık ve hayranlık içerisinde bıraktı. Ne yazık ki su altı kameram olmadığı için gördüklerimi görüntüleyemedim. Ama leopar desenlisinden, gök kuşağı gibi çizgilisine, mavisinden turuncusuna, sarısından siyah beyaz çizgilisine kadar muazzam renk ve şekil çeşitliliğindeki balıkların ve parlak mor, yeşil, kırmızı, turuncu tonlardaki mercanların burada bu koyda onları görmek isteyenleri beklediklerini belirtip gerisini hayal gücünüze bırakmak isterim.

kohnangyuan
Bu koylar inanılmaz bir koruma altına alınmış, mercanları korumak
adına şnorkelcilerin suya paletle girmesi dahi yasaklanmış durumda

kohnangyuan5
Koh Nang Yuan'dan görüntüler

kohnangyuan4
Scuba ekibi dalışa hazırlanırken

goldaltuni

Tayland'da dolaştığınız hemen her yerde taze meyve suyu ile meyveleri buz ve şekerli suyla karıştırarak hazırlanan shake'lerden satan büfelere, café'lere ve hatta sokak satıcılarına rastlamak mümkün. Şnorkel'den sonra bir sonraki durağımız olan Koh Tao adasındaki Mango Bay'e doğru yola çıkmadan önce Koh Nang Yuan'daki plajda bulunan barda bir mola verdik. Taze hindistancevizli shake ve karpuzlu shake içtik. Buz gibi ve müthiş lezzetliydi. Taze hindistancevizli shake'i nasıl yaptıklarını özellikle seyrettim. Hindistan cevizinin tepesini satırla kestikten sonra içinden çıkan sütü bir bardağa alıyor hatta fazlasını çöpe döküyor! Evet hindistancevizi bu memlekette o kadar bol ki adeta saçıyorlar. Hindistancevizi bu kadar taze olunca iç duvarlarına yapışan bizim esas hindistancevizi olarak bildiğimiz, yediğimiz bölümü de çok yumuşak oluyor. Bunu kaşıkla çıkarıp blender'da dondurmayla ve ayırdığı sütle birlikte karıştırıyor ve tekrar içine dolduruyor.

mangobay2

Koh Nang Yuan'dan ayrıldıktan sonraki durağımız körfezde bulunan adaların en kuzeyindeki ve en küçüğü olan Koh Tao adasının koylarından biri olan Mango Bay idi. Koh Tao dalış meraklıların uğrak noktası... Mango Bay ise bu adanın sadece tekneyle ulaşılabilen en izole, en temiz, en renkli ve tropikal su altı canlılarının zengin çeşitlilikte bulunduğu koylarından birisi. Burada tekneler açıkta duruyorlar ve bu berrak, masmavi sulara tekneden kendinizi bırakıp, geçici bir süre için de olsa aşağıdaki renkli dünyanın bir parçası haline geliyorsunuz...

mangobay

Bir sonraki yazının konusu; dünya çapındaki partileriyle ünlü Koh Phangan adası...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...